Çamlık Cad. No:1 Fatih Sultan Mehmet Camii Altı Onur market Avm Beylikdüzü/İstanbul

15 Eylül 2016 Perşembe

''KANSERİN''
 NİHAYET ÇARESİ BULUNDU !!!


Küba'da sosyalizmin başarısı: Tümörü engelleyen kanser aşısı ücretsiz olarak kullanımda!

Kübalı doktorlar, 25 yıl boyunca kansere karşı bir aşı üzerinde çalıştı ve başardı. Cimavax adlı aşı, tümörün ürettiği ve kanda dolaşan "epidermal büyüme faktörü" adlı proteini hedef alıyor ve tümörün büyümesini engelliyor. Aşı halka ücretsiz verilmeye başlandı.

 '' 1416 14:47-09-20 İlerihaber ''
Cimavax adlı aşının, ömrü bir yıla kadar uzatabildiği, 60 yaş altındaki hastalarda iyi sonuç verdiği ortaya kondu. Doğrudan tümöre saldırmayan aşı, tümörün ürettiği ve kanda dolaşan "epidermal büyüme faktörü" adlı proteini hedef alıyor. Bu protein hücrelere büyümesini ve bölünmesini söylüyor, kanseri yayıyor. Aşı işte bu proteinin kanser hücrelerine yapışmasını engelliyor. Uzmanlar testler olumlu sonuç verirse bir gün Cimavax’ın insanların çocukken yaptıracağı önleyici bir aşı haline gelebileceğini belirtiyor.
Hürriyet’ten Çınar Oskay ve Sebati Karakurt’un Kübalı doktorların kanser hastalığına yönelik çalışmalarını ve Küba’nın sağlık alanında nasıl bir gelişme içinde bulunduklarını anlatan Castro ve sonrası isimli yazı dizisinin ilgili bölümü şu şekilde:

"KANSER AŞISI KÜBA'DA KULLANIMDA
2008’deki klinik denemelerin ikinci fazında, aşı olan kanser hastalarının diğerlerine oranla 4 ila 6 ay uzun yaşadığı tespit edildi.
Ve Sağlık Bakanlığı Cimavax adlı aşıyı halka ücretsiz vermeye başladı.
Küba’daki bin kişiden sonra Avrupa’da da bin kişi teste tabi tutuldu.
Aşının, ömrü bir yıla kadar uzatabildiği, 60 yaş altındaki hastalarda iyi sonuç verdiği ortaya kondu.
Bu aşı doğrudan tümöre saldırmıyor. Tümörün ürettiği ve kanda dolaşan “epidermal büyüme faktörü” adlı proteini hedef alıyor.
Bu protein hücrelere büyümesini ve bölünmesini söylüyor, kanseri yayıyor. Aşı işte bu proteinin kanser hücrelerine yapışmasını engelliyor.
Cimavax önleyici bir aşı değil. Var olan tümörlerin büyümesini ve metastaz atmasını engelliyor.
Geç aşama kanseri, kronik ama beraber yaşanabilen bir hastalığa dönüştürüyor.
Obama’nın Küba açılımından sonra ABD’deki Roswell Park Kanser Enstitüsü aşıya ilgi gösterdi ve klinik deneyleri başlatmaya karar verdi. Şu anda Gıda ve İlaç Dairesi FDA’dan izin alma sürecindeler.
Bu aşının klinik testlerden geçmesi, ABD’de kullanıma girmesi 5-10 yıllık bir süreç. Küba’nın üretim kapasitesi sınırlı. Testleri akciğer dışındaki kanserlere uygulama şansları da olmadı. O yüzden ABD ve diğer ülkelerin katılımı çok önemli.
Uzmanlar, testler olumlu sonuç verirse, bir gün Cimavax’ın insanların çocukken yaptıracağı önleyici bir aşı haline gelebileceğini belirtiyor.
İşte o zaman Küba esas devrimi, insanlığın en büyük düşmanı olan kansere karşı yapmış olacak.
BU TEDAVİLERDEN NASIL YARARLANILIR?
Önce Küba’daki sağlık kurumlarına müracaat ediliyor e-posta ile.
İngilizce bir rapor istiyorlar. Doktorlardan oluşan bir komisyon bu raporu inceliyor. Küba’da çaresinin, farklı bir uygulamanın olup olmadığına bakıyorlar. Küba Sağlık Hizmetleri adında bir grup bu: Servicios Medicos de Cuba. Bu başvuruları iyice yapmadan Küba’ya gitmeniz asla önerilmiyor. Zira adada kalacak yer, dil gibi sıkıntılar var. www.smcsalud.cu (İngilizce versiyonu var)."

İDRAR KANALI DARLIĞI TEDAVİSİNDE SON GELİŞMELER !!!




İdrar kanalı darlığı tedavisinde son  gelişmeler..



Enfeksiyon veya darbe gibi nedenlerle oluşabilen idrar kanalı darlığı, hastaları oldukça mağdur eden bir durumdur. İdrar yapmada zorluk veya ağrı gibi belirtilerle kendini gösteren hastalık farklı yöntemlerle kolayca tedavi edilebiliyor. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Levent Gürkan idrar kanalı darlığı hakkında bilgi veriyor.

İdrar Kanalı Darlığı nedir, belirtileri nelerdir?

İdrar kesesinin dışarı bağlantısı ve idrar kanallarının son bölümü olan üretra herhangi bir nedenle zarar görürse kanalın genişliğini azaltan bir yara dokusu oluşabilir ve bu durum idrar ve/veya meninin akışını yavaşlatabilir veya bazı durumlarda tamamen engelleyebilir.

Üretra dediğimiz bu idrar kanalındaki darlıklar hastalarda kendini,

• idrar akımında yavaşlama
• idrar yaparken ağrı
• idrarın çatallanması ve saçılması
• idrar yaptıktan sonra damlama ile gösterebilir.

İdrar kanalı darlığının nedenleri

İdrar kanalındaki bu darlıkların en sık nedeni geçirilmiş enfeksiyonlardır. Bunun yanında idrar kanalından gerçekleştirilen sonda takılması gibi girişimler ve ameliyatlar ile dışarıdan alınan darbeler de idrar kanalında nedbe oluşumuna ve dolayısıyla darlıklara neden olabilir.

İdrar kanalı darlığı nasıl teşhis edilir?

Bu darlıktan şüphelenilen hastalarda teşhise yönelik ilk tetkik idrar akım hızının bilgisayarlı ölçülmesi olan üroflowmetridir. Bu tetkikte elde edilen sonuca göre hasta retrograd üretrografi görüntülemesine yönlendirilebilir. Bu görüntüleme yönteminde idrar kanalı x-ışınları altında opak olarak görüntü veren kontrastlı madde ile doldurularak floroskopi altında idrar kanalının yapısını ortaya konur.

İdrar kanalındaki darlığın şekli, yeri ve uzunluğuna göre aşağıdaki tedavi şekillerinden biri tercih edilebilir:

1) ÜRETROTOMİ İNTERN

Halk arasında "kapalı ameliyat" olarak bilinen üretrotomi intern, ucunda kamera ve ışık kaynağı bulunan özel cihazlar ile idrar deliğinden girilerek darlık noktasına kadar ilerlenmesi ve bu noktada darlığın direkt görüş altında soğuk bıçak ile kesilerek açılmasını içerir. Ameliyat sonrası hasta için ağrısız ve oldukça basit bir girişim olması nedeniyle çok ileri derecede olmayan idrar kanalı darlıklarında genellikle ilk tercihtir.

Genel anestezi veya spinal anestezi altında gerçekleştirilen bu işlem darlığın tipine göre ortalama 20 dakika ile 1 saat arasında sürmektedir. Hastaya ameliyat sırasında idrar sondası takılmakta ve hasta genellikle aynı gün içinde taburcu edilmektedir. Ameliyat sonrası kullanmanız için antibiyotik ve ağrı kesici verilecektir. İdrar sondası yaklaşık olarak 3 gün sonra alınmaktadır. Darlığın nüks etmesini engellemek umuduyla idrar sondasının 6 haftaya kadar uzayan sürelerde tutulması denenmiş fakat sondanın bu kadar uzun kalmasının 3 gün kalmasına oranla belirgin bir fark yaratmamış olduğu bilimsel yayınlarla gösterilmiştir. Takip eden günde işlerinize ve hayatınıza geri dönebilmenize rağmen ağır spor ve cinsel ilişkiden operasyondan sonraki iki hafta süre ile uzak durmanız uygun olacaktır.

Üretrotomi intern operasyonunun başarısı tartışmalı bir konudur. Bir cm'den kısa darlıklarda kısa dönem takiplerde başarı %50 - 85 oranında bildirilse de hastalar uzun süre takip edildiğinde başarı oranı %6 - 28'e düşmektedir. Üretrotomi intern sırasında soğuk bıçak yerine lazer kullanılması başarıda belirgin bir fark yaratmamaktadır.

İşlemin basitliği göz önüne alındığında 1 cm'den kısa darlıklarda tüm hastalara ilk tedavi seçeneği olarak üretrotomi intern ameliyatı önerilmektedir. Eğer hastada darlık tekrarlarsa ikinci üretrotomi intern girişimi ile başarıyı arttırmak mümkün olmadığından diğer tedavi seçeneklerine yönelme hasta ile tartışılmaktadır.

2) ÜRETRAL DİLATASYON

Doktor tarafından veya hastanın kendi kendine gerçekleştirdiği idrar kanalının bir sert sonda veya buji ile düzenli genişletilmesine dayanan üretral dilatasyon bir dönem özellikle üretrotomi sonrası darlıkların tekrarlamaması için yaygın olarak kullanılmaktaydı. Son çalışmalar göstermiştir ki bu uygulama haftada iki defa ve 1 sene boyunca uygulansa bile darlığın yeniden oluşmasını engelleyememekte ve sadece darlığın gelişmesine kadar geçen süreyi uzatabilmektedir.

Üretral dilatasyon içinde lokal anestezik madde bulunan özel jeller yardımı ile poliklinik şartlarında veya evde gerçekleştirilir. Hasta dilatasyondan hemen sonra gündelik aktivitesine geri dönebilir ve herhangi bir ilaç kullanması gerekmez.

Düşük uzun dönem başarısına rağmen bazı hastalar kompleks açık cerrahi girişimler yerine tekrarlayan üretrotomi intern ve dilatasyon seansları tercih edebilmektedir. Bilinmesi gereken nokta bu girişimlerin çok sayıda yapılmasının yara dokusunun sertliğini arttırdığından ileride yapılacak açık cerrahi girişimleri de zorlaştırabileceği ve başarısını düşürebileceğidir.

3) ÜRETRAL STENTLER

Üretral stentler hem görünüş hem de fonksiyon olarak kalp stentlerine benzerler. Amaç idrar kanalında oluşan darlığa içeriden yerleştirilen genişleyebilir bir kafes yapı ile idrarın geçmesini sağlayacak bir kanal yaratmaktır. Bu işlem genellikle daha kısa ve derinliği az darlıklarda etkindir. Unutulmaması gereken nokta bu darlıkların aynı zamanda internal üretrotomi ve açık cerrahi ile de en kolay tedavi edilebilir darlıklar olmasıdır.

Stentler çıkarılabilir ve kalıcı olarak ikiye ayrılır. En popüleri Memokath™ olan çıkarılabilir stentler genellikle üretrotomi sonrası erken dönemde oluşan darlıkların engellenmesi ve 6 ay ile 1 sene sonra iyileşme süreci sona erdiğinde stentin çıkarılması amaçlandığında kullanılır. En popüleri UroLume™ olan kalıcı stentler ise daha sıklıkla anestezi alması sorunlu olan, ileri yaşlı ve açık rekonstrüktif cerrahi adayı olamayan hastalarda tercih edilmektedir. Bu hastalarda darlık stent ile genişletilmekte ve stent kalıcı olarak darlık noktasında bırakılmaktadır.

Stent uygulaması genellikle rejyonel anestezi altında gerçekleştirilmesine rağmen sedasyon ile desteklenmiş lokal anestezi ile de uygulanabilir. İşlem yaklaşık olarak 30 dakika sürmektedir ve hastaya işlem sonrası genellikle idrar sondası takılmamaktadır. Hasta operasyondan sonra birkaç saat dinlenip taburcu olmaktadır. Genellikle ameliyat sırasında komplikasyon gelişmeyen bu işlemin uzun dönem başarısı ise şaşırtıcı şekilde düşüktür. On senelik takiplerde stent hastalarında memnuniyet %30'un altındadır.

4) AÇIK CERRAHİ

Açık cerrahi diğer hiçbir tedavi yönteminin sunamadığı %85 gibi yüksek bir başarıya sahiptir. Açık cerrahide amaç idrar kanalının darlığa yol açan bölümünün çıkarılması ve sağlam uçların tekrar birbiri ile birleştirilmesine dayanır. Bu tedavi sırasında eğer idrar kanalında olan darlık çok uzunsa sağlam uçlar bir araya getirilemeyecek kadar birbirinden uzak kalabilir. Böyle bir durumda vücudun başka bir noktasından alınacak yama ile arada kalan boşluğun kapatılması yoluna gidilir. Bunun için günümüzde en çok kullanılan materyal ağız içini kaplayan cilt olan "mukoza"yken, cilt, tunica albuginea, tensor fascia lata gibi farklı yama materyalleri de kullanılabilir.

Açık cerrahi genel anestezi veya spinal anestezi altında gerçekleştirilebilir. Operasyon darlığın yeri ve uzunluğuna göre 1 ila 2,5 saat arasında sürer. Ameliyat sonrası genellikle bir gece hastanede konaklamanız istenir. Taburcu edilirken ağrı kesici ve antibiyotik verilecektir. Ameliyat sırasında takılmış olan idrar sondası darlığın onarım şekline göre 10 ila 21 gün sonra alınacaktır. Yaklaşık 4 gün sonra sondanız ile günlük rutininizi takip edecek duruma geleceksiniz.

Genel olarak sorunsuz geçen bu ameliyatlardan sonra kanama, enfeksiyon, penis eğriliği, sertleşme bozukluğu veya darlığın tekrarlaması gibi sorunlar görülebilir. 
Kaynak: http://www.kadikoysifa.com/  

BİRAZ DA GÜLELİM ....

BİRAZ DA GÜLELİM !!! 
FIKRA ZAMANI 😂😜🗣👈
Adam elinde bir bıçak ile camiye girer: “Ey cemaat içinizde Müslüman olan var mı?” diye bağırır. 
Herkes susar. Ancak yaşlı bir amca kalkar “Ben varım” der. 
Bıçaklı adam amcaya, "Bir dakika dışarı gelir misin?" diyerek koluna girer camiden çıkarlar. 
Biraz ötede bağlı bir koyunun yanına gidip, “Amca; bu kurbanı kesmeme yardımcı olur musun, İslami kurallara uygun keselim, bende Şahadet getireyim müslüman olayım" der.
Amca ile koyunu kesmeye başlarlar.
Yaşlılık bu ya her taraf kan olur.
Amca; “Oğlum yoruldum camiye git başka birini bul” der.
Adam elinde kanlı bıçağı ile camiye girerek bağırır. “İçinizde başka bir Müslüman var mı?” Yaşlı amcayı götürüp kestiğini zanneden cemaat ses çıkarmaz ama topluca dönüp imama bakarlar.
İmam “Ne bakıyorsunuz ulan, iki rekat namaz kıldırdık diye Müslüman mı olduk!” der.

Yemyeşil Aktar                                     www.facebook.com/yemyesilaktar
Beylikdüzü / İSTANBUL                       www.yemyesilaktar.blogspot.com.tr
Tlf.  : 0 212 873 33 93                              www.yemyesilaktar.com
Gsm: 0 532 775 76 31

14 Eylül 2016 Çarşamba

SARIMSAK VE LİMON SUYU MUCİZESİ !!!


SARIMSAK 
ve 
LİMON SUYU MUCİZESİ ...

İkisi de ayrı ayrı sağlık deposu olan limon ve sarımsak bir araya gelirse ne olur dersiniz?
İşte limon suyu ve sarımsağın yüzde yüz kanıtlanmış faydası...

1- Tüm damar iltihapları (vaskülir) tedavi ediyor, tıkanan damarları açıyor, damar sertliklerini ve hipertansiyonu önlüyor.
2- Kollestrol ve lipidi düşürüyor zararlı yağların yakılmasını sağlıyor,
kilo verdiriyor (bazal metabolizmayı hızlandırıp yağların yakılmasını sağladığı için iştahı açıyor, bu dönemde diyete dikkat etmek gerekiyor)
Şekeri düşürüyor,pankreas'ın yenilenmesini sağlıyor.

3- Böbrek ve safra taşlarını eritiyor, idrar söktürüyor, vücuttaki şişkinlik ve tüm dokulardan ödemi kaldırıyor.
4- Helycobeacter pylori adlı ülser mikrobunu öldürerek mide ve oniki parmak bağırsağı ülserinin kesin tedavisini yapıyor.
5- Tüm romatizmal iltihabı önleyip, hertür romatizmal ağrıları dindiriyor, kireçlenmeyi önlüyor. Eklem düzeylerinin yenilenmesini sağlıyor. Ağrıları kesiyor.
6- Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerinin yenilenmesini sağlıyor.
Sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri-refleks hızını arttırıyor.
Felçlere ve Vertigo'da fayda veriyor.

7. Vücudun bağışıklık sistemini son derece kuvvetlendiriyor ve her türlü alerjiyi, özellikle damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökünden kesiyor. Kansere karşı tüm vücudu koruyor.
Limon suyu ve sarımsak mucizesi hazırlanışı;
- 2 litre limon suyu, 40 diş soyulmuş ve ezilmiş sarımsak, ağzı sıkı kapanan koyu renkli veya üzeri kağıtla kapatılmış bir kavanoza karıştırılıp doldurunuz.
- Sarımsak yıkanmadan ve ezilerek limon suyunun içine koyulacak,kavanozun kapağı sıkıca kapatılacak.
25 gün boyunca normal ılık bir yerde saklanıp hergün çalkalanacak. (sarımsaklar iyice erimiş olacak)

- 25 gün sonra kavanozu açıp her sabah kahvaltıdan yarım saat 1 saat kadar önce aç karnına yarım veya içilebiliniyorsa 1 çay bardağı içilecek.
Kavanozun kapağı hep kapalı tutulacak, kavanoza asla su,şeker v.b. karıştırılmayacak,ancak çay bardağına aldığınız
kısmı istenirse sulandırılıp içilebilir...

- Karışım içildikten sonra, (en az 30 dk. sonra) kahvaltı
yapılacak.
Mümkünse bu karışım her sabah aynı saatte içilecek.
KAYNAK; ınternethaber.com

LÜTFEN DİKKAT !!! 
Kalp ve tansiyon hastaları doktorlarına danışmadan kullanmasınlar !!!!!!!!!!!!!

YEMYEŞİL AKTAR
Beylikdüzü / İSTANBUL

Gsm:0 532 775 76 31 

www.facebook.com/yemyesilaktar 
www.yemyesilaktar.blogspot.com.tr 
www.yemyesilaktar.com 

13 Eylül 2016 Salı

1 PORSİYON MEYVE KAÇ GR. ?


Günlük Meyve ihtiycımız 5 - 6 porsiyondur.
Aşağıdaki listede sizlere ''porsiyon/gr'' miktarlarını vererek 
tüketeceğiniz meyve miktarını belirlemenize yardımcı olmak istedim.



* Elma              : 100 gr       (1 orta boy)
* Portakal        : 100 gr        (1 orta boy)
* Mandalina      : 135 gr       (2 küçük boy)
* Kayısı            : 100 gr        (3-4 adet)
* Muz               : 60 gr        (1 küçük boy veya yarım)
* İncir              : 50 gr         (1-2 adet)
* Kiraz             : 75 gr        (12 adet)
* Vişne             : 80 g          (14 adet)
* Greyfurt        : 100 gr      (1 orta boy)
* Üzüm             : 90 gr        (15 iri tane)
* Yeni dünya     :                ( 6 adet)
* Kırmızı erik    : 50 gr        (2-3 adet)
* Yeşil erik        : 100 gr    (10 adet)
* Çilek              : 100 gr      (12 adet/1 çay bardağı)
* Şeftali            : 140 gr      (1 orta boy)
* Armut            : 100 gr      (1 orta boy)
* Ayva              : 100 gr      (1/4 orta boy)
* Nar                : 75 gr        (1/2 orta boy)
* Kavun            : 150 gr       (1/8 orta boy kavun)
* Karpuz           : 200 gr       (1/8 orta boy karpuz)
* Kivi                : 75 gr        (1 adet)
* Ananas           : 75 gr
* Kuru incir       : 15 gr        (2 adet)
* Kuru kayısı      : 20 gr       (3 adet)
* Kuru üzüm      : 20 gr
* Kuru erik        : 25 gr
* Portakal Suyu  : 1 çay bardağı
* Greyfurt Suyu : 1 çay bardağı
* Nar Suyu         : 1 çay bardağı
* Vişne Suyu      : 1 çay bardağı
* Üzüm Suyu      : ½ çay bardağı
* Elma Suyu       : 1 çay bardağı
* Havuç Suyu     : 1,5 çay bardağı


Yemyeşil Aktar 
Beylikdüzü / İstanbul

Gsm:0 532 775 76 31 




11 Eylül 2016 Pazar

TÜM DOSTLARIMIN, ARKADAŞLARIMIN VE YEMYEŞİL AKTAR AİLESİNİN KURBAN BAYRAMINI KUTLUYORUM....





             İL İL BAYRAM NAMAZI SAATLERİ ...
  1.  Adana: 06.57
  2.  Adıyaman: 06.45
  3.  Afyonkarahisar: 07.16
  4.  Ağrı: 06.26
  5.  Aksaray: 07.02
  6.  Amasya: 06.54
  7.  Ankara: 07.06
  8.  Antalya: 07.15
  9.  Ardahan: 06.27
  10.  Artvin: 06.30
  11.  Aydın: 07.27
  12.  Balıkesir: 07.26
  13.  Bartın: 07.08
  14.  Batman: 06.34
  15.  Bayburt: 06.37
  16.  Bilecik: 07.18
  17.  Bingöl: 06.36
  18.  Bitlis: 06.29
  19.  Bolu: 07.11
  20.  Burdur: 07.17
  21.  Bursa: 07.21
  22.  Çanakkale: 07.32
  23.  Çankırı: 07.03
  24.  Çorum: 06.58
  25.  Denizli: 07.22
  26.  Diyarbakır: 06.37
  27.  Düzce: 07.13
  28.  Edirne: 07.31
  29.  Elazığ: 06.38
  30.  Erzincan: 06.40
  31.  Erzurum: 06.33
  32.  Eskişehir: 07.16
  33.  Gaziantep: 06.49
  34.  Giresun: 06.44
  35.  Gümüşhane: 06.40
  36.  Hakkari: 06.23
  37.  Hatay: 06.54
  38.  Iğdır: 06.22
  39.  Isparta: 07.16
  40.  İstanbul: 07.22
  41.  İzmir: 07.29
  42.  Kahramanmaraş: 06.50
  43.  Karabük: 07.07
  44.  Karaman: 07.05
  45.  Kars: 06.25
  46.  Kastamonu: 07.02
  47.  Kayseri: 06.56
  48.  Kırıkkale: 07.04
  49.  Kırklareli: 07.29
  50.  Kırşehir: 07.01
  51.  Kilis: 06.50
  52.  Kocaeli: 07.18
  53.  Konya: 07.08
  54.  Kütahya: 07.18
  55.  Malatya: 06.45
  56.  Manisa: 07.28
  57.  Mardin: 06.35
  58.  Mersin: 07.00
  59.  Muğla: 07.25
  60.  Muş: 06.32
  61.  Nevşehir: 06.59
  62.  Niğde: 06.59
  63.  Ordu: 06.46
  64.  Osmaniye: 06.53
  65.  Rize: 06.36
  66.  Sakarya: 07.16
  67.  Samsun: 06.52
  68.  Siirt: 06.30
  69.  Sinop: 06.57
  70.  Sivas: 06.50
  71.  Şanlıurfa: 06.43
  72.  Şırnak: 06.28
  73.  Tekirdağ: 07.28
  74.  Tokat: 06.51
  75.  Trabzon: 06.39
  76.  Tunceli: 06.40
  77.  Uşak: 07.20
  78.  Van: 06.24
  79.  Yalova: 07.21
  80.  Yozgat: 06.59
  81.  Zonguldak: 07.10
****************************************************************
YEMYEŞİL AKTAR
BEYLİKDÜZÜ / İSTANBUL 


ROMATİZMAYA İYİ GELEN YİYECEKLER !!!


Soğuk ve nemli günler romatizma rahatsızlığını tetikliyor. Bu hastalıktan şikayet edenlere uzmanlar, nar özü, enginar ve armutu öneriyor...

Bağışıklık sistemindeki sorunlar nedeniyle eklemlerin iç yüzeyinde iltihaplanmalar olarak bilinen romatizma, ağrılarla yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Uzmanlar, uzun dönemli, tedavi edilmeyen romatizmanın eklemlerin hareket kabiliyetini kısıtladığını belirterek, "Romatizmaya iyi gelen yiyecekleri günlük beslenmenize ekleyerek eklem ağrılarını hafifletebilir, şişliği ve iltihaplanmanın şiddetini azaltabilirsiniz" diyor. 
Romatizmaya iyi gelen yiyecekleri ise şöyle sıralıyor: 

Nar Özü: Son yıllarda yapılan araştırmalar, nar özünün kemik ve kıkırdaklarda oluşan iltihaplanmayı azalttığı yönünde sonuçlara sahiptir. Düzenli olarak nar suyu ya da nar özü tüketmek romatizmal ağrıların ve şişliklerin azaltılmasına yardımcı olabilir. 

Balık: Balık, özellikle somon, ton gibi soğuk su balıkları bol miktarda omega yağ asidi içerir ve Omega- 3 yağ asitlerinin iltihaplı hastalıklara iyi geldiği bilinmektedir. Haftada en az 3 öğün balık tüketerek romatizma ağrılarını azaltabilir ve eklemleri etkileyen iltihabın yayılmasını yavaşlatabilirsiniz. 

Enginar: Vücuttaki zehri atma etkisi sayesinde başta romatizma olmak üzere gut hastalığı ve eklem yanmasına karşı birebirdir. Folik asit ve potasyum kemikleri güçlendirir. 

Keten Tohumu: Balıkta olduğu gibi keten tohumu da yüksek oranda Omega-3, Omega- 6 yağ asidi ile besin lifi benzeri bir madde olan lignan içerir. Günlük olarak tüketilen keten tohumu eklem ağrılarını hafifletirken eklem sertleşmesini azaltabilir. Keten tohumu içerisinde bulunan lif bazı ilaçların emilimini azaltabileceğinden, kullanmaya başlamadan önce doktora danışmaları tavsiye edilir. 

Hodan Otu, Frenk Üzümü: Bitki tohumlarında bulunan doğal bir Omega-6 yağ asidi olan gamma-linolenik asit doğal bir iltihap önleyicidir, romatizma nedeniyle meydana gelen iltihaplanmayı ve dolayısıyla eklem şişliklerini azaltabilir. Çuha çiçeği, hodan otu ve siyah kuş üzümü gamma-linolenik asit bakımından en zengin gıdalar arasında yer almaktadır. 

Tam tahıllar: Tam tahıllar da romatizmaya iyi gelen yiyecekler arasında yer alıyor. Örneğin yulaf ezmesi, çeltik ya da arpa vücuttaki iltihabı atan maddeler içeriyor.Tam tahıllı ekmekler de iltihap giderici özelliğe sahip selenyum içeriyor. Yapılan bir araştırmaya göre bazı romatizmalı kişilerin vücudunda çok az selenyum maddesine rastlanmıştır. 

Zeytinyağı: Araştırmalara göre zeytinyağının içindeki bazı maddeler vücutta iltihaba neden olan maddelerle savaşıyor, böylece iltihap oranı da azalıyor. 

Pancar: Böbrekleri çalıştırır. Önemli bir potasyum kaynağıdır. Kemiklere büyük faydası vardır. Vücuttaki tuz oranını dengeler. Bu sayede böbrekler ve idrar yollarının çalışmasını da destekler. 

Armut: Romatizma ve eklem kireçlenmesi olanlar için yararlı bir meyvedir.
KAYNAK: TAKVİM

Yemyeşil Aktar
Beylikdüzü / İSTANBUL 
Gsm: 0 532 775 76 31
                                                        www.yemyesilaktar.blogspot.com.tr
                                                          www.facebook.com/yemyesilaktar
                                                                   www.yemyesilaktar.com



HAZIR MEYVE SUYU İÇMEYİN !!!



Prof.Dr. Bekir Sami Uyanık, hazır meyve suyu tüketen kişilerin vücuduna, içinde yüksek miktarda şeker (glukoz) bulunan sudan başka bir şey girmediğini belirterek bu içeceklerin organ hastalıklarına yol açtığını söyledi.

Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık, hazır meyve sularının vücutta yol açabileceği rahatsızlıkları değerlendirdi. Uyanık, hazır meyve sularındaki yüksek miktardaki şekerin (glukoz) başta metabolizma olmak üzere kanser, obezite, diyabet gibi birçok hastalığa karşı da savunmasız bıraktığını söyleyerek “Marketlerde hazır paketlerde satılan meyve sularının, gazlı içeceklere göre daha sağlıklı olduğunu düşünüyoruz ama sanıldığının aksine, meyve suları o kadar da masum değil. Aslında hazır meyve suyu tüketen kişilerin vücuduna, içinde yüksek miktarda şeker bulunan sudan başka hiçbir şey girmiyor. Vücuda sayısız olumsuz etkisi bulunan meyve suları, başta metabolizma olmak üzere; kanser, obezite, diyabet gibi birçok hastalığa karşı da savunmasız bırakıyor” dedi.

“KONTROLSÜZ MEYVE TÜKETİMİ ŞEKER HASTALIĞINI TETİKLİYOR”
Uyanık, hazır meyve sularında, miktarları değişen oranlarda meyve özünden başka katkı maddesi olarak ise meyve aromasının, sofra şekerinin ve fruktoz şurubunun bulunduğunu dile getirerek “Bu maddeler ile çeşitli kimyasalların birleşmesi meyvemsi bir tat yaratırken, birçok hastalığı da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle meyve suyu yerine, meyvelerin kendisini tüketmek sağlığımız için daha yararlıdır. Meyveler bir bütün olarak, sindirim sisteminde daha düzenli emilir ve kan şekeri ani olarak yükselmediğinden, ani insülin salgılanmasına sebep olmaz. Metabolizma normal işleyişiyle vücutta daha düzenli kullanılır. Özellikle glisemik indeksi yüksek olan kavun, karpuz, üzüm gibi meyvelerde de, aşırıya kaçmamak, kontrollü olmak gerekir. Kontrolsüz meyve tüketimi, gizli şekeri olanlar ve diyabetli hastalarda kan şeker düzeyinin yükselmesine (hiperglisemiye) yol açabilmektedir” ifadelerini kullandı.
Kandaki glukoz (şeker)miktarının fazla olmasının, vücutta bulunan proteinlere, glukozun bağlanmasına neden olduğunu söyleyen Uyanık, “Glukoz bağlanmış proteinlerin fonksiyonelliği azalır, bulunduğu doku veya organda özel görevlerini yapamaz hale gelerek, vücudun yaşlanmasına yol açar. Aşırı tüketilen meyve suları ve asitli içecekler, fazla miktarda şekerin vücuda girmesiyle, kan şekerini yükselterek, şeker hastalığı, obezite ve eklem hastalıkları yanında, böbrek, göz, kalp ve damar hastalıklarına da yol açabilmektedir. Ayrıca, yüksek kan şekeri, vücutta yağa dönüşerek, sadece karın çevresinde değil, karaciğer başta olmak üzere doku ve organlarda yağ birikmesine neden olmakta, asıl hücrelere baskı yapmakta, onları işlemez hale getirmektedir. Şeker, tümör oluşumuna ve kanserin büyümesine de neden olabilmektedir. Bu sebeple meyve suları içerisinde bulunan yüksek miktardaki glukoz, aroma ve kimyasallar nedeniyle meyve suyu tüketen kişilerde, metabolik denge bozulmakta, diğer kanser faktörlerinin de etkisiyle, özellikle mide ve bağırsak kanseri olmak üzere tüm vücut kanserleri riskini de artırmaktadır” dedi.
“ŞEKER BİRÇOK ORGAN HASTALIĞINA NEDEN OLABİLİYOR”
Kişinin vücudundaki yüksek şeker oranının, başta göz olmak üzere böbrek, beyin, kalp ve bacak damarlarının erken yaşlanmasına neden olduğunu vurgulayan Uyanık,”Yemeklerden sonra, özellikle de, şekeri yüksek meyve suyu ve asitli içeceklerin alımından sonra hızla yükselen kan şekerini, vücut kendisini korumak için düşürmeye çalışmaktadır. Günlük aktivitelerimize ve yaptığımız işlere göre yükselip alçalan kan basıncı değişikliklerine karşı koruyucu mekanizmaları, yüksek kan şekerinden olumsuz etkilenerek, küçük damarların zarar görerek, çatlaklara neden olmaktadır.
Bunun sonucunda damarlar, sertleşmekte, tıkanmakta ve yaşlanması hızlanmaktadır. Hafif olan damar hastalıkları da insanın enerjisini yok ederek, yorgun ve yaşlı hissettirebilmektedir. Meyve sularının hazır paketler halinde alınması yerine, meyvelerin taze olarak alınıp, suyunun sıkılıp, yenmesi oldukça faydalıdır. Taze olarak sıkılan meyve sularının bekletilmeden içilmesi ve içerisindeki vitaminlerin, liflerin kaybolmadan tüketilmesi hastalıklara karşı da korumaktadır” diye konuştu.
Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık, besleyici ve düşük kalorili yiyeceklerin, genç ve sağlıklı olmada çok önemli olan bağışıklık sistemi için çok yararlı olduğunu belirterek “Meyveler kadar, sebzeler ve tam tahıl ürünleri de bol lif içerdiğinden, besinlerin kana düzenli emilmesine, çabuk doymamıza yardımcı olarak, kan şekeri düzeyinin dengelenmesinde çok önemli fonksiyon görürler. Ayrıca, sindirim sürecini hızlandırarak, vücudun atıklardan, olası kanserojen maddelerden daha çabuk kurtulmasını sağlayarak, mide-bağırsak, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltırlar” dedi
KAYNAK:yuzdeyuzhaber

Yemyeşil AKTAR
Beylikdüzü / İSTANBUL 
Gsm: 0532 775 76 31



KOLESTROLE İYİ GELEN YİYECEKLER ...
Kurubaklagiller: 
Kuru fasulye, nohut, yeşil mercimek gibi besinlerin içerisinde bulunan çözünür lifler, kötü Hutlu kolesterol olarak anılan LDL kolesterolü düşürmeye yardımcıdırlar. 

Yapılan bir bilimsel araştırmada;
her gün 1 porsiyon kurubaklagil tüketimi, 6 haftada kan kolesterol seviyelerini %10 azaltmıştır.
Haftada en az üç kez kurubaklagiller sofralarımızda yer almalı.

Kuruyemişler: 
Fındık, badem ve ceviz gibi kuruyemişler, düzenli tüketildiklerinde kan kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcıdırlar. İçerdikleri çoklu doymamış yağ asitleri de, damar sağlığının korunmasına yardımcı olurlar. Yapılan bilimsel çalışmalara göre, günde ortalama 40 gram kuruyemiş tüketmek, kötü huylu kolesterolü düşürmeye yardımcı olur.

Soya ürünleri: 
İçerdikleri fitat ve izoflavonlar sayesinde düzenli tüketildiklerinde kolesterolü düşürücü etki gösterirler.
Soframızda çok alışkın olmadığımız soya ürünlerine soya sütü, tofu veya soya kıyması olarak yemeklerde, çorbalarda yer verebiliriz.
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) önerilerine göre; günde 25 gram soya proteini tüketmek, kötü huylu kolesterolü düşürmeye yardımcı olur.

Avokado:
Avokadoda; iyi huylu kolesterol olan HDL’yi yükselten ve LDL’nin düşmesine yardımcı olan tekli doymamış yağ asitleri bulunur. Aynı zamanda diğer bütün meyvelere oranla, kolesterol düşürmeye yardımcı etkisi olan beta sitosterolleri yapısında daha fazla bulundurur. Günde ¼ veya ½ avokado tüketmek kan kolesterolünü düşürmek konusunda yol katetmeyi sağlar.

Çikolata: 
Bitter çikolatanın içerdiği antioksidanlar, kalp sağlığının korunmasına yardımcıdır. Bazı bilimsel çalışmalar, kakaoda bulunan antioksidanların iyi huylu kolesterolü yükseltmeye yardımcı olduğunu göstermiştir. Günde 30 gram bitter çikolata tüketmenin, kötü huylu kolesterolün vücutta okside olmasına engel olduğu bilinir.

Bitkisel steroller: 
Bitkilerin yapısında bulunan bu madde, vücuttan kolesterol emilimini azaltarak, düzenli tüketimde kolesterolü düşürmeye yardımcı etki gösterir.

Bitkisel sterollerin kolesterolü düşürücü etki göstermesi için günde 2 gram tüketilmeleri gereklidir.

Bazı bilimsel çalışmalarda aşırı tüketimlerinin damar sertliği riskini arttırabileceği gösterilmiştir.
Piyasada bulunan bitkisel sterol eklenmiş ürünleri kullanan kişiler, eğer yüksek kolesterol sebebi ile ilaç kullanıyor iseler, doktorlarına danışmalılar.



YEMYEŞİL AKTAR
BEYLİKDÜZÜ / istanbul

Gsm: 0 532 775 76 31

www.yemyesilaktar.blogspot.com.tr
www.facebook.com/yemyesilaktar
www.yemyesilaktar.com